Avukatlık ve Danışmanlık Hizmetlerimiz esnasında sıkça karşılaştığımız sorulara dair yanıtları bu sayfada bulabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku’nda tarafların avukat ile temsil edilmesi gibi bir zorunluluk düzenlenmemiştir. Aksine taraf ehliyeti olan herkesin mahkemelerde kendisini temsil etme hakkı vardır. Ancak her alanda olduğu gibi hukuki işler de uzmanlık gerektirir. Kanun, tüzük ve yönetmelikler ile ve ayrıca Yargıtay içtihatları ve mahkeme uygulamaları karşısında hak kaybına uğramamanız için bu alanda özel eğitim görmüş bir avukattan hukuki yardım almanız gereklidir. Bu sebeple hukuki konularda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hareket etmek telafisi imkânsız zararlara yol açabilir.
Bundan ziyade hukuki işlemlerinizi yapmadan önce bir avukata danışmanız ileride karşılaşabileceğiniz hukuki sorunları önleyecek, işin mahkemeye intikal etmesi halinde uğrayacağınız zaman, emek ve maddi kayıplarınızın önüne geçecektir.
Diğer taraftan bir suçlamayla karşı karşıya kalan bir kişi, avukat tutma, avukatı varsa onu çağırma, avukat olmadan konuşmama, avukat tutacak maddi gücü yoksa kendisine avukat tayin edilmesini isteme hakkına sahiptir. Her soruşturmadan önce sanık veya şüpheliye bu hakkı hatırlatılmak zorundadır. Sanık veya şüpheli tarafından avukat talep edilmesi halinde barodan bir avukat görevlendirilir. Yine yasanın öngördüğü bazı zaruri hallerde de talep üzerine yine barolarca avukat tayini yapılmaktadır.
Avukatlık mesleği bir serbest meslek faaliyetidir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’ inci maddesinde serbest meslek faaliyetinin tanımı; “Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.”şeklindedir.
Avukatlar hukuk alanındaki bilgi ve tecrübelerini diğer insanların istifadesine sunarlar. Nasıl ki bir doktorun özel muayenehanesine gidildiğinde bir ücret ödemeniz gerekiyorsa avukat bürosuna gidip herhangi bir hukuki sorunla ilgili soru sorulduğunda veya vekâleten iş takibinde bir ücret ödenmesi gerekmektedir. Avukata ücret ödenmesi aynı zamanda yasal bir zorunluluk olup avukatlık asgari ücret tarifesinde belirlenen değerler altında ücret sözleşmesi yapılması da yasaklanmıştır.
Avukata ödenecek ücretin kapsamı avukat ve vekil eden arasında yapılacak sözleşme ile belirlenebilir. Ancak bu konuda sözleşme yapılmamış ise verilen ücretin hangi işleri kapsadığı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenmiştir. Buna göre verilen ücret, sözleşmenin konusunu oluşturan işle ilgili kesin hüküm elde edilinceye kadar devam eden tüm iş ve işlemleri kapsamaktadır.
Adalet Bakanlığı verilerine göre 2012 yılında bir hukuk davasının karara bağlanması Türkiye genelinde ortalama 202 gün almaktadır. Bu süre mahkemelere ve açacağınız davanın türüne göre değişiklik göstermektedir.
Dava açmak bir kişi veya kuruluş aleyhinde mahkeme önünde bir hak talebinde bulunmak demektir. Haksızlığa uğradığınızda, hakkınızı alamadığınızda mahkemeler araya girecek “Türk Milleti adına” yargılama yaptıktan sonra hakkınızı size teslim edecektir.
Evet, dava açmak “yetkili mahkemeye” dava dilekçenizi dava harcı ve posta masrafları ile birlikte teslim etmekten ibarettir. Bu tarif kolay görünse de dava açmak önemli yasal sonuçları olan ve mali yük getirmesi ihtimali bulunan ciddi bir iştir.
Unutmayınız ki; davayı açmak işlemi basit olsa da işin kendisi son derece ciddidir ve bazen uzun süre alır. Bu hususu mutlaka göz önünde bulundurmalı ve yaptığınız işin göründüğü kadar basit olmadığını, sonuçlarının çok ciddi olabileceğini bilmelisiniz.
Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz durumlarda mahkemelere başvurup hakkınızın size iade edilmesini talep etmek anayasal hakkınızdır. Bu hakkınızı kullanmaktan çekinmeyiniz. Ancak bu hakkınızı kullanırken konuyu etraflıca değerlendirmeniz gerekir. Davayı kazanma ihtimalinizi, kaybettiğiniz takdirde davanın size kaç liraya ve ne kadar zamana mal olacağını önceden hesaplamanız lehinize olacaktır.
Davalar yetkili ve görevli mahkemelerde açılmalıdır. Hangi tür mahkemenin görevli olduğunu tespit ettikten sonra, hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu da belirlemeniz gerekir. Bu sorunun kısa bir cevabı olmadığı ve hatalı mahkemeye başvurmak zaman, para ve hak kayıplarına yol açabileceği için davanızı açmadan önce bu konuda mutlaka bir hukukçudan profesyonel yardım alınız.
Bir avukat yardımından faydalanmayacak iseniz aşağıdaki soruları kendi kedinize sorunuz;
a) Dava açmak için yeterli bilgiye sahip olduğunuza emin misiniz?
b) Davanızı takip etmek konusunda kararlı mısınız? Dava açtıktan sonra takip etmeyi ihmal etmeniz, davanızın reddedilmesine veya açılmamış sayılmasına neden olabilir.
c) Davanızın olumsuz sonuçlanması halinde ne gibi sonuçlar doğuracağını değerlendirdiniz mi?
Bir avukatınız varsa sizi bu konularda tam olarak bilgilendirmesini talep ediniz;
a) Davanızın size maliyeti ne olacaktır? (Dava harcı, masraflar ve avukatlık ücreti vs.)
b) Davayı kaybetmeniz halinde katlanacağınız ek maliyet ne olacaktır? (Tamamlanacak dava harcı, karşı tarafa ödenecek avukatlık ücreti, mahkeme masrafları vs.)
c) Uğradığınız haksızlığın giderilmesi için başvurulabilecek başka hukuki yöntemler var mı?
1. Adınız soyadınız, TC kimlik numaranız, açık adresiniz
2. Karşı tarafın; adı soyadı (kurum ise ünvanı), biliyorsanız TC Kimlik Numarası, adresi
3. Mümkün olduğunca açık ve öz şekilde aşağıdaki hususları dilekçenizde belirtiniz
a. Davanızın konusu
b. Davayı açma nedeniniz
c. Talebiniz (dava sonucu elde etmek istediğiniz sonuç)
d. Yasal dayanaklarınız
e. Delilleriniz
i. Dilekçeniz arkasına delil listesi ekleyerek tüm delillerinizi sıra ile yazınız. Elinizde olan delilleri dilekçeniz ekinde
sıra numarası vererek sununuz. Elinizde olmayan delillerin nereden temin edileceğini açık şekilde yazınız.
f. Davaya konu olayın (şeyin) gerçekleştiği tarih ve sizin öğrendiğiniz tarih
g. Varsa dava konusu ile ilgili içtihatlar (önceki kesinleşmiş mahkeme kararlarından örnekler)
Bir dava açılırken başlangıçta dava harcı adı altında bir ödeme yatırılmalıdır. Bu harç miktarı davaların türüne göre alınacak harç değişiklik göstermektedir. Harç miktarları yasayla belirlenmiş olup her yıl yenilenmekte ve değişmektedir. Bu harç dışında tebligat giderleri ile keşif, bilirkişi, tanık ücretlerini de içine alan bir gider avansı daha ödenmektedir. Bu gider avansı da her yıl adalet bakanlığınca tespit edilmektedir. Yapılan son yasal değişikliklerden sonra gider avansı da bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Yani gider avansı yatırmadan bir davanın görülmesi mümkün değildir. Gerek harç ve gerekse gider avansı öncelikle davacı taraftan alınmaktadır. Davanın akibeti önceden yapılan bu masrafların akibetini de ortaya koymaktadır. Yani dava sonunda mahkeme, masrafların kime ait olması gerektiğini de hükme bağlamaktadır.
Bir avukata vekaletname verecekler, nüfus cüzdanıyla ya da pasaportuyla bizzat bir notere giderek, aşağıda ayrıntısı verilen bilgiler doğrultusunda, vekalet konusu olacak işinin niteliğine uygun vekaletname düzenlettirebilirler. Yurt dışında bulunanlar konsolosluklarda vekaletname düzenlettirebilirler. Hangi avukata vekaletname verilecek ise vekalet verilecek avukatın/avukatlarının bilgilerinin notere bildirilmesi gerekmektedir.
Genel vekaletname çıkartılırken, vekaletnamede, “Ahzu kabz, sulh ve ibra, davadan ve temyizden feragat, feragati ve davayı kabul, birlikte ve ayrı ayrı vekaleti ifa, davayı ıslah, tevkil, teşrik” gibi yetkilerin bulunması/bulunmaması gerektiği yönündeki talebinizi notere bildirmelisiniz.
Boşanma vekaletnamesi için iki adet fotoğraf gerekmektedir. Boşanma, nafaka, tanıma ve tenfiz davaları için çıkartılacak vekaletnameler özel yetki ve fotoğraf içermelidir. Ayrıca boşanma ve nafaka davaları için çıkartılacak vekaletnameler iki nüsha çıkartılmalıdır.
Şirketler adına düzenlenecek vekaletnamelerde imza sirküleri ve yetki belgesinin notere ibrazı gerekmektedir. Bir kişi, aynı vekaletname ile hem şirketi temsilen, hem kendisi için vekalet verebilir. Aynı şekilde birden çok kişiler de bir vekaletname ile aynı avukata vekalet verebilirler. Böylece, daha az vekalet harcı ödenmiş olmaktadır.
Vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin vergi numaralarını notere bildirmeleri zorunludur.
Niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşme ve vekâletnameler, vasiyetname, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış, gayrimenkul satış vaadi, vakıf senedi, evlenme mukavelesi, evlat edinme ve tanıma, mirasın taksim sözleşmesi ile öteki yasalarda re’sen tanzimi öngörülen işlemlerin “düzenleme” şeklinde yapılması gerekir. Düzenleme şeklinde işlem bir tutanak halinde bizzat noter tarafından ilgilinin durumuna ve arzusuna göre düzenlenir. Bu nedenle, söz konusu işlemler (iş kâğıtları), ancak ilgilinin nüfus cüzdanı, geçerli pasaportu ve iki adet yeni çekilmiş vesikalık fotoğrafıyla birlikte Türkiye’de bizzat notere yapacağı başvuru üzerine düzenlenebilmektedir.
UYARI : Vekaletname örnekleri ve açıklamaları kısaca bilgilendirme amacı ile yazılmış olup örnek vekaletnameler içeriği itibari ile daha geniş veya dar yetkileri içerebilir. Yukarıda yazılı vekalet örneklerinin açıklamaları, vekaletname içeriğindeki terimlerin açıklamaları, tam olarak vekaletnamenin veya terimlerin karşılığı olmayabilir, ayrıca çıkarılma aşamasında ihtiyaç duyulan öğeleri de tam olarak yansıtmayabilir. Söz konusu vekaletnameleri örnek alarak kullanan kişiler bu şartları bilerek kullanmalıdır. Bu sayfada yazılı olan ve bu sayfanın bağlantılarında yazılı vekaletname örneklerinden dolayı hiç bir yasal taahhüdümüz sorumluluğumuz bulunmamaktadır.
Yabancı memleketlerde noterlik işleri, konsoloslar tarafından görülür. Yurtdışında vekalet çıkartacak olan müvekkillerimizin ilgili ülkenin Türk Konsolosluğu’na şahsen başvurmaları ve yukarda ayrıntıları yazılı olan vekalet bilgilerimiz doğrultusunda konsolosluk kanalıyla vekalet çıkartmaları gerekmektedir. Yabancı bir ülkede, o ülkenin yetkili makamı tarafından doğrudan düzenlenen veya onanan vekaletnameler, o yabancı ülkedeki Türk konsolos veya siyasi memurlarınca onaylanmış olmadıkça bu vekaletnamelerin Türkiye’de kabulü mümkün değildir. Yabancı bir ülkede, o ülkenin yetkili makamı tarafından doğrudan düzenlenen vekaletnamelerin, o yabancı ülkedeki Türk Konsolosluğu ve siyasi memurlarınca onaylanmış olması gerekmektedir. Söz konusu tasdik şerhine ‘Apostille Convention(Şerh)’denilmektedir. Boşanma, nafaka, tanıma ve tenfiz davaları için çıkartılacak vekaletnameler özel yetki ve fotoğraf içermelidir. Ayrıca boşanma ve nafaka davaları için çıkartılacak vekaletnameler iki nüsha çıkartılmalıdır. 1512 Sayılı Noterlik Yasasının 89. maddesine göre, niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşme ve vekâletnameler, vasiyetname, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış, gayrimenkul satış vaadi, vakıf senedi, evlenme mukavelesi, evlat edinme ve tanıma, mirasın taksim sözleşmesi ile öteki yasalarda re’sen tanzimi öngörülen işlemlerin “düzenleme” şeklinde yapılması gerekir. Düzenleme şeklinde işlem bir tutanak halinde bizzat konsolos tarafından ilgilinin durumuna ve arzusuna göre düzenlenir. Bu nedenle, söz konusu işlemler (iş kâğıtları), ancak ilgilinin nüfus cüzdanı, geçerli pasaportu ve iki adet yeni çekilmiş vesikalık fotoğrafıyla birlikte Türk Konsolosluğuna gelerek şahsen yapacağı başvuru üzerine düzenlenebilmektedir.
Mal rejimi sözleşmelerinin Noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılması gerekir. Uygulamada mal rejimi sözleşmeleri, avukatlar aracılığı ile hazırlanıp; taraflarca notere onaylattırılır.
Eşler evlenmeden önce mal rejimi sözleşmesi yapmamışlar; evlenme sırasında da bu konuda beyanda bulunmamışlarsa, eşler arasında kanuni mal rejimi yani edinilmiş mallara katılım rejimi geçerli olur.
01 Ocak 2002 tarihinden önce evlenenler hangi mal rejimine tabidir?
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, 01 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bu tarihten önce evlenenler kanuni olarak 01 Ocak 2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejimine tabidir. 01 Ocak 2002 tarihinden sonra ise edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir.
Ancak, taraflar 1 Ocak 2003 tarihine kadar notere başvurup yeni mal rejiminin evliliklerinin başlangıcından itibaren uygulanmasını kabul etmişlerse evliliğin başından itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tâbi olurlar.
Edinilmiş mallara katılma rejimi yani kanuni mal rejimi nedir?
Emek karşılığı edinilen mallarda eşlerin ortak hakkının olduğu mal rejimidir. Bu mal rejiminde kişisel ve edinilmiş mallar tamamen birbirinden ayrılmıştır. Bir eş, diğer eşin kişisel malları üzerinde hak sahibi değildir. Eşlerin, birbirlerinin sadece edinilen malları üzerinde hakları vardır. Eşler arasında kanunen geçerli mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir.
Eşlerden birinin kendisiyle birlikte yaşamayı çekilmez hale getirecek şekilde onursuzca bir yasam sürmesi halinde diğer eş her zaman boşanma davası açabilir. Örneğin eşlerden birinin genelevde çalışması, genelev işletmesi ve bunlar gibi davranışları haysiyetsiz hayat sürdüğünü gösterir.
Eşlerden birinin, evliliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğer eşi terk etmesi ve haklı bir neden olmaksızın en az 6 ay geri dönmemesi halinde, terk edilen eş bu gerekçeye dayanarak boşanma davası açabilir. Ancak; davacı eş, terk tarihinden itibaren en az 4 ay geçtikten sonra mahkemeye başvurabilir. Mahkemeden, terk eden eşe 2 ay içinde geri dönmesi için bir ihtarda bulunulmasını isteyebilir. Terkten itibaren 4 ay geçmedikçe, terk eden eşe ihtar talebinde bulunulamaz. İhtardan itibaren de en az 2 ay geçmeden boşanma davası açılamaz. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Hemen ertesi gün dava açamaz. Terk tarihinden itibaren en az 4 ay sonra mahkemeden eve dönmesi için ihtar talep etmeli 2 ay daha beklemeli; terk nedeniyle davasını daha sonra açmalıdır.
Kanunda böyle bir düzenleme yoktur. Velayet düzenlenirken çocuğun yararı, her şeyin üstünde tutulur. Velayet konusunda çocuğun yaşı çok önemlidir. Yaşı küçük ise genellikle çocuk anneye verilir. Çünkü; çocuğun anne bakımına ihtiyacı vardır. Ama, annenin çocuğa bakamayacağı veya haysiyetsiz hayat sürdüğü kanıtlanırsa velayet babaya da verilebilir.
Çocuğun Yararı:
1. Yaşına,
2. Cinsiyetine,
3. Alıştığı çevreye,
4. Boşanma sonrasında çocuğun aile ortamında yaşayabilme olanağına,
5. Çocuğun isteğine,
6. Anne ve babanın çocuğa bakma olanaklarına göre belirlenir.
Kişisel ilişki kurulması, nafakasının ödenip ödenmemesine bağlı değildir. Bu kanuni bir haktır. Eş, nafakayı ödeyemese de çocukla görüşebilir.
Hayır. Boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaati zarara uğrayan az kusurlu kadın ya da erkek maddi tazminat davası açabilir. Bu nedenle kusursuz veya az kusurlu erkek de boşanma nedeniyle maddi tazminat isteyebilir. Bir örnek vereyim. Bir erkek biriktirdiği tüm parasını eşine vermiş. Eşi de bu parayı kendi babasına ödemiş ve babası parayı geri vermemiş. Bu çiftin boşanmasında erkeğin maddi bir zararı olacaktır. Bu nedenle erkek eşinden bu para kadar maddi tazminat isteyebilir.
Yine boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik hakları zarara uğrayan az kusurlu taraf manevi tazminat isteyebilir. Eşi tarafından aldatılan bir erkeğin durumunu buna örnek verebiliriz.
Şikayet konusunu içeren dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, satış fişi, garanti belgesi, sözleşme vb.) bizzat, E- Devlet üzerinden veya posta yolu ile başvurabilirsiniz.
Yazılı dilekçenizde,
• Satın aldığınız mal veya hizmetin ne olduğunu veya özelliklerini,
• Malın ne zaman teslim edildiğini veya hizmetin ne zaman ve nerede verildiğini,
• Ne kadar para ödediğinizi,
• Sorunun ne olduğunu,
• Satıcıya durumu ilettiğinizde neler olduğunu,
• Ne yapılmasını istediğinizi anlatın.